Cunda Adası Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz?

Paha biçilmez güzellikleri olan, büyüleyen bir denizin çevrelediği ve önceki oturanlarınca ”Küçük Paris” diye adlandırılan Cunda’da Midilli Adası’nın sırtlarında batan güneşi kah tepelerinden, kah kıyılarından izlemek, insana, olağan üstü hoş bir dinginlik verir. 

Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünün burada olduğunu…
Ada, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olan bir köprü ile Lale Adası’na ve oradan da doldurma bir yol ile ana karaya bağlandığını…

Cunda ismi tahmin edilenin aksine Yunanca olmadığını.
Adanın Yunancadaki adı -kokulu ada anlamına gelen- MOSHONISI’dir. Ada Piri Reis’in haritasında Yund Adaları olarak geçer. Yund adının ise
zamanla -yelkenli gemilerin yatay sereni için kullanılan- Cunda ile değiştiğini görürüz. Gerçekten de Cunda Adasının kuş bakışı görünüşü, gemi cundasına benzemektedir. 

Ayvalık’ı açık denize, iki boğazıyla da kapayan ve açık denizden sonra mühürleyen, bir ada cenneti olduğunu….
Bu adanın Ayvalık tan bakıldığında solundaki boğaza Dalyan Boğazı, sağındakine de Dolap Boğazı adı verilir. Çok eskiden bir sandalın geçebileceği kadar sığ olan Dalyan Boğazı, 1880 yılında iki yıllık bir çalışmayla açılmıştır.

Yazları Ayvalık’tan ve Cunda’dan , saat başlarında karşılıklı motorlar kalkar. Bu 15-20 dakikalık deniz yolculuğu dinlenmeye gelenlere kısa süreli bir eğlence gibidir, teknelere binmeye adeta can atarlar adaya bu yolla da karayoluyla yarım saatte bir kalkan belediye otobüsleriyle de gidilebilir.Her iki yolda kendine özgü renkler taşır.

Adaya vardığınızda, tepelerine çıkarak , doğayı izlerseniz, boğazların adaların , içiçe girmiş koyların, zeytin ve çam ormanlarının güzelliğine doyamayacaksınız . 

Ülkemizde en çok sayıda korunabilen Rum Evi’nin burada olduğunu ve adanın mimari açıdan muazzam zenginlikler barındırdığını…
Neo-klasik mimari hayranlarına ; doğayla ve sessiz bir kentte yaşam isteği olan tutkunlara , en uygun yerdir bu sokaklar. Kah , girilen bir sokağın loşluğuna karşın , bir kapının dibinden fışkırıp üst kat penceresine tırmanan asmasıyla, Venediğin dar bir sokağında ; Yeşile hiç yüz vermemiş kimi sokağında da adeta Bizans’ta duyumsarsınız kendinizi. Doğa, tarih, mimarlık ve siyaset yollarında dolaşır durursunuz artık…

Eski insanların eski uygarlıkların bir yeridir bu ada. Bol bol yorulana dek gezin… Kıyı kıyı , çepeçevre , inişli çıkışlı yollarda dolaşın… Öyle koylarla , öyle yüzülecek , dinlenilecek yerlerle karşılaşıcaksınız ki eski insanların buralara yerleşme nedenlerini , kendi kendinize keşfedeceksiniz. Filozof, tarihçi, coğrafyacı. Stravon ve ondan sonra gelen Plinius buradanda söz ederler hep. Günümüzün yoran , çıldırtan kirli uygarlığından uzaklaşma olanağını bulacaksınız bu yerde . Eskiden burada oturan Osmanlı Rumları ,
boşuna kokulu ada demediler buraya… 

Dört tarafı deniz ile çevrili bu adanın belki de ömrünüzde görebileceğiniz en güzel günbatımına sahip olduğunu…
Paha biçilmez güzellikleri olan, büyüleyen bir denizin çevrelediği ve önceki oturanlarında ”Küçük Paris” diye adlandırılan Cunda’da Midilli Adası’nın sırtlarında batan güneşi kah tepelerinden, kah kıyılarından izlemek, insana, olağan üstü hoş bir rutinliği verir.

Binlerce yıldır süre gelen Ege ve Akdeniz mutfağının en özel lezzetleri ile gastronomi tutkunları için eşsiz bir durak olduğunu…
Çok acıktınız değil mi? E tabi acıkmanız doğal . Çünkü güç harcadınız , hamlığınızı attınız ve en önemlisi bol miktarda su kadar gerekli , hayat kaynağı katıksız oksijen aldınız. Hatta oksijen bolluğundan bir tuhafsınız adeta sarhoşsunuz da ayırdın da değilsiniz!

Sahile inerek herhangi bir restaurantın masasına çöküp , oturun. Papalinanızı , çipuranızı , fangirinizi, mercanınızı, levreğinizi, barbununuzu ve daha yüzlerce çeşit denizin sunduğu nimetleri , zevkinize uygun bir kadeh içkiyle yiyin.

Burada zeytinyağının lafı bile edilmez. Ünü yurt dışını aşmış
zeytinyağının , ultra güzelinin memleketinde , zeytinyağının her öğünde karşınızda çıkmasına hiç şaşırmayın.

Sahilde yürüyüş yaparken Taş Kahve’ye uğrayın. Hayatınızın en lezzetli kahvelerinden birini içiyor olmanız muhtemel. Yürüyüşünüze devam ederken adanın meşhur sakızlı dondurmasından ya da sakızlı kurabiyesinden tatmayı sakın ama sakın unutmayın…